Özkan Zere

Rollerini Bırak Hakikatine Bak

Kulaklarımızı tıkayalım... Hangi seslere? Kimi ne zaman duymazdan gelelim? Bunu niye yapalım?

Yirmili yaşların başında yola çıkıyoruz. Ortalama ömür 80 sene. 60 yıllık kariyere hoş geldiniz. Size 5 yıllık 12 farklı kariyer yazıyorum, 2019 yılı Mayıs ayından bildiriyorum.

Müzisyen, ressam, heykeltraş benzeri bir sanat ile yoğrulmuyorsanız veya kuaför, marangoz gibi el becerilerinizi kullanarak çalıştığınız, ömür boyu sürdürülecek bir mesleğiniz yoksa sözüm size. 

Veya mesleğiniz aşkla sürdüregeldiğiniz bir meşgaleden çok uzaktaysa yine sözüm size.  

Mesela bir bankacıysanız, 60 sene bankacılık mı yapacaksınız? Hangi uzmanlık, hangi meslek 60 sene boyunca sürebilir? Bir bakmak lazım.

Bugün iş hayatında çalışanların çoğu bu kadar uzun süre şu anda yürüttükleri aynı kariyere, aynı mesleğe devam etmeyecek veya edemeyecek. Geçmişin meslekleri hızla yok oldular, günümüzün mesleklerinin de büyük bir hızla nesli tükeniyor. 

Dolayısıyla hepimiz olmasa da büyük ve ezici çoğunluğumuz sürekli olarak kendimizi arayacağız. Kendi içimizden yeni bir yetenek, kendimize yeni bir meşgale bulup çıkaracağız. Bu hayat boyu arayış sürüp giderken, ara ara dönüp kendimize kuş bakışı bakacağız. Yetenek ve tutkumuz nerede? Bu dünyanın şimdiki zamanında, yeteneklerimizi ve tutkumuzu kullanarak hayat vereceğimiz ve fayda yaratacağımız yeni bir "ben" nerede saklı?

Tam da bu noktada kulaklarımızı tıkamaya dönmek istiyorum. Bu arayış sırasında en yakınımızdaki seslerden uzak durmayı salık verebilirim. İnsanın en yakınındakiler önce kendi özlerini ve kendi rahatlarını düşünürler. Anneniz sizi bankacı görmek ister. Onun için daha kolaydır, eşe dosta sizi "gururla" bankacı olarak anlatır. Statükonun dışına çıkmak her zaman risk barındırır. Ve o riski siz almak istersiniz, yakınlarınız size "dur" der. Tabii canım haklılar; insan daha ne ister?... Evet size rahat batıyordur kesin.

Ben müziğe, tiyatroya başlamak istiyorum dersiniz. Evet, insanın hayatta kendisini tamamlayacağı güçlü bir hobisi olması gerekir. Ama en yakınımızdakiler bize, bırak boş işlerle uğraşma deyiverir. Sizi yeni bir şey deneme cesaretini vermesi için destekleyecek eşiniz, dostunuz, anneniz, babanız, kardeşiniz veya dayınız da olabilir etrafınızda. İnşallah. Ancak büyük çoğunlukla "böyle yakın dost başına" dedirtecek cinsten sayıları pek fazla değildir.

Yakınlarınız sizin iyi olmanızı istiyorlar ama önce kendi rahatlarını düşünüyorlar. Sen böyle iyisin, fazla kurcalama, aynen devam et.

Hayatta hepimiz ömrümüz boyunca rol yapıyoruz. Hem de ne farklı roller. Aynı ben; babamın oğlu olarak başka, annemin oğlu olarak başka, baba olarak başka, eş olarak başka, ağabey olarak başka, kardeş olarak başka, iş hayatında başka ve hep farklı rollere bürünüyor insan ve bu arada bunca rolün içinde gayet de doğal olarak kendi hakikatinden kopuyor.

Hakikatinizden vazgeçmeyin. Etkilenmeyin. Öz'ünüzü aramaktan vazgeçmeyin. Kendi Öz'ünüzden daha azına razı olmayın. Sizin özünüzü kendi içinizden sizden başka kimse çekip çıkaramayacak gün ışığına.

Tarafsız biçimde herkesi dinleyin ama hakikat filtresinden geçirin. Kendinizi de dinleyin ve objektif olamama ihtimalinizi unutmayın. Unutmayın en fazla yalanı kendi kendimize söylüyoruz. Öz Yanılsama kritik husus.

Hem başkalarının fikirlerine, hem kendi görüşlerinize tarafsız yaklaşın. Hepsini harmanlayın.
Unutmayın sizin özünüzü sizden başka kimse birinci sıraya almayacak.

Hayat uzun. Kavşaklara yaklaşınca, karar aşamasında, küçük kararlarda aklınızı, büyük kararlarda kalbinizi, gönlünüzü dinleyin.

Bir rol için hayatınızı feda etmeyin. Sonra, hayat sizi affetmez...

Dönün içinize sorun; ÖZ'ünüz nicedir?

Hakikatinize sahip çıkın. 

Cevherinizi keşfedin, ince ince işleyin...

Seyyah ÖZ