Özkan Zere

Zarı Yuvarla

Henüz 2-3 yaşındayken ailesi Almanya'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne, Los Angeles'a göçtü.

Ekonomik buhranda yaşanan zorlukları ailesine yansıtan babasından çocukluğunda fiziksel şiddet gördü. Dayak yedi. İlk fırsatta evden ayrıldı.

Hiçbir zaman doğru düzgün, uzun soluklu bir işte çalışamadı. Alkol bağımlılığı vardı. Hayatı sefaletin, perişanlığın içinde geçti. Kavgayı sevdi. Dayak yedi. Kör kütük sarhoş oldu. Her girdiği işten atıldı.

Kağıdı ve kalemi sevdi. Sonra daktilosunu. Sonra elektronik daktilosunu. Son yıllarında bilgisayar ile tanıştı. Onunla da son zamanlarına kadar hiç durmadan adeta coşarak yazdı.

24 yaşındaki ilk öyküsünü, 35 yaşında ilk şiirini yazdı. Ömrü boyunca beş bin şiir yazdığı söyleniyor. Basılsın diye dergilere gönderdiği ve kendisine kopyasını almadığı 500 şiirinin postada kaybolduğu rivayet ediliyor.

İki film var hakkında, birincisi Barfly. Mickey Rourke başrolde oynadı. Yarı otobiyografik denebilir. İkincisi Factotum. Matt Dillon oynadı.

Kendi cevherini keşfeden insanın ne kadar darmadağın bir hayatı olsa da deli gibi üretken biçimde yaratabileceğine dair en somut örneklerden: O Charles Bukowski...

Seyyah ÖZ
13.12.2020
Beşi Beş Geçe Beş Dakika (XIII)


Zarı Yuvarla
Charles Bukowski

Eğer bir işe soyunacaksan, her
şeyini ver.
ya da hiç başlama.

Eğer bir işe soyunacaksan, her
şeyini ver. bu uğurda kız arkadaşını,
karını, akrabalarını, işini ve
belki aklını kaybedebilirsin.
her şeyini ver.
aç kalabilirsin 3 gün boyunca
belki 4.
soğuktan donabilirsin
bir bankın üzerinde, parkta.
hapse düşebilir,
hor görülebilir,
alay edilebilir,
dışlanabilirsin.
dışlanman bir ödül,
diğer hepsi görelim diye; 
ne kadarına dayanabilirsin 
yapmak istediğin için.
tüm kabul görmeyişe ve 
tuhaf bulunmana rağmen
istediğini yapacaksın
ve bu hâyâl edebileceğin
her şeyden
daha iyi olacak.

eğer bir işe soyunacaksan, her
şeyini ver.
buna benzeyen başka bir his
yok.
orada bir başına olacaksın
tanrılarla
ve geceler parlayacak
ateşle.

ver, ver, ver.
ver.

her şeyini
her şeyini.
hayatı süreceksin dosdoğru
kusursuz kahkahaya,
ve bu makbul olan
tek kavga.

             * * * * türkçeleştiren Orhan Asaf

Roll the Dice
by Charles Bukowski

if you’re going to try, go all the
way.
otherwise, don’t even start.

if you’re going to try, go all the
way. this could mean losing girlfriends,
wives, relatives, jobs and
maybe your mind.

go all the way.
it could mean not eating for 3 or
4 days.
it could mean freezing on a
park bench.
it could mean jail,
it could mean derision,
mockery,
isolation.
isolation is the gift,
all the others are a test of your
endurance, of
how much you really want to
do it.
and you’ll do it
despite rejection and the
worst odds
and it will be better than
anything else
you can imagine.
 
if you’re going to try,
go all the way.
there is no other feeling like
that.
you will be alone with the
gods
and the nights will flame with
fire.

do it, do it, do it.
do it.

all the way
all the way.
you will ride life straight to
perfect laughter,
it’s the only good fight
there is.

* * * *