Özkan Zere

Kimiz? Nereye Gidiyoruz?

21 sene öncesi. 3 Mayıs 1999. O gün bir şey başarıyorum. Kendi yaşam tarihçemde minik bir zafer...

Malta'dayım. Akdeniz'in ortasında küçük bir kaya parçası. Benim için bir kilometre taşı...

3 Mayıs'ın ve bu küçük adanın bende yeri ayrı. 

Neden sonra öğreniyorum; dedemin dedesi Cevat Çobanlı benden 80 yıl önce görmüş Malta'yı. Sürgün zamanları...

~ . ~ 

Bugün şimdi. 3 Mayıs 2020. Karantina zamanları... Tecrit günleri...

4 yaşında gelip büyüdüğüm Kızıltoprak'tayım. Dün gece gök çatırdıyor, nefis bir yağmur iniyor. Güneşle uyanıyorum bu sabah. Camdan burnumu uzatıp uzatıp duruyorum. Nefis bir koku var dışarıda. Taze bir lezzeti var soluduğum havanın. 

Bahar İstanbul'a bu kadar hafif gelememişti. Belki kırk senedir... 

İnsanlar evlerinde. Uçaklar uçmuyor ve arabalar susuyor. İçinden deniz geçen bu şairane şehirde, toprak, bitkiler, hayvanlar canlanıyor. Kendiliğinden. Bizler elimizi eteğimizi çektiğimizden...

~ . ~ 

Hazır dışarıda nefis bir hava varken, sorgulama zamanı bugün değilse ne zaman?

Sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez demiş ya hani Sokrat.

Eğer şimdi değilse, ya ne zaman? 

Susacağız, duracağız, düşüneceğiz, aklımızı başımıza, kalbimize gönlümüze taşıyacağız.

Sahici dertleri olan insanların sayısı artıyor. Bir somun ekmek. Bir tas çorba. Bir nefes. Bir sıhhat. Olmayınca olmuyor. Ol'sun...

Hakiki derdin ne olduğunu düşünenlerin, kendini arayanların sayısı artıyor. Artsın... 

     * Sadece arayanlar bulur. Sadece yola çıkanlar varırlar. Tamam peki...

     * Eylemsizlik yaşamın hakkını vermemektir. Peki eyvallah...

     * Hızla yeni bir gelecek yaklaşıyor, neredeyse burnumuzun dibinde. Eyvallah tamam...

De biz burnumuzun ucunu göremez haldeyiz.

Hava sisli. Akıllarımız puslu. Belirsizlik hepimizin ortak derdi.

Sis yoğun. Bir metre önümü görebiliyorum sadece.  Bir metre arkamı. Sağım, solum sobe. Görüş mesafemiz sadece bir metre. Ve yüzyıl sonraki gelecek sanki bir adım ötede. Bilinmezlik ensemizde.

Kuzey yıldızı yok görünürde. Kerteriz alalım. Kıvrıla kıvrıla ona doğru ilerleyelim.

Bir aydır aklımın tahtasına iki soru asılı:

     * Kimsin?

     * Nereye gidiyorsun?

Bir yandan düşünmeye devam ediyorum. 

Bir yandan da siste de olsa el yordamıyla kendi yoluma koyuluyorum. 

Kutup yıldızımızı göremesek de denize açılma, ortak insani değerlerimizi pusula yapma zamanı şimdi. Sosyal bağlar ile yelkenleri şişirme, birbirimize manevi omuz verme zamanı şimdi. 

Haydi birbirimize el uzatıp bilinmeze cesaretle hep birlikte atılalım. Okyanusumuzu geçip Amerika'mıza varalım, varsın olsun Hindistan sanalım. Keşif ruhuyla yelken açalım. Korkulacak deniz canavarlarının hayâl mahsulü olduğunu biliyoruz di mi?

~ . ~ 

Benim şuurlu insana ve bilinçli kapitalizme dair umudum var... 

İnsan sürüngen beynini, kapitalizm süründüren zihniyetini rafa kaldıracak.

Birleşmiş Milletlerin levhalarına değil Birleşmiş Gönüllerin kalbine yazılacak, sürdürülebilir kalkınma hedefleri.

Peki ama nasıl?...

     * Önce vermeyi seçtiğimizde. Sonra almayı beklemediğimizde... 

     * Başkaları için ne yapabilirim fikrini, ÖZ'ümüzün çekirdeğine işlediğimizde...

     * ÖZ motifimizi ve sosyal motifleri bütünün hayrına yeniden dokumaya başladığımızda...

Sürüngen beyin ve süründüren zihniyet sonlanıp, sürdürülebilir hayat bu dünyada hüküm sürecek...

~ . ~ 

Öte yandan, herşeye rağmen, bugün yine herkese anlayışla yaklaşalım.

     * Kendisi için, başkaları için bir şeyler yapmak için çırpınanlara da...

     * Hiçbir şey yapmadan durup, donup kalanlara da...

Coşup taşan da biziz. Susup kalan da... Unutmayalım...

Ben ve öteki yok. Hatırlayalım. 

Birbirimizi sarıp sarmalayalım. 

Aşkla...

Heyamola...


Seyyah ÖZ

03.05.2020, Terrarosa

Kendini Arayan Seyyah

Özkan Zere · Kimiz? Nereye Gidiyoruz?

https://www.khanacademy.org/hu...