Özkan Zere

Tokat: İçsel Motivasyon

Whiplash Üzerine...

There are no two words in the English language more harmful than "good job". 

Terence Fletcher, Whiplash

"Aferin evlat" tan daha fazla zarar verici iki kelime yoktur, İngilizce dilinde. 

-----

Tayfun Talipoğlu yazmıştı galiba köşesinde, zamanında Sabah gazetesinde. Şaşkınlığı yazısında hâlâ sıcaklığını taşıyordu; olaydan yıllar sonra bile. Yedek subay olarak askerliğini yaparken sevgi gösterdiği erlerin, terhis olurken, kendisinin yüzüne bile bakmadıklarını, oysa bol fırça ve hatta tokat yedikleri astsubaylarının elini öpüp, helâllik aldıklarını görmüş, anlam verememişti.

Dışsal motivasyon dedikleri "Ödül ve Ceza"dan ibarettir ya hani. Tokat her zaman bir ceza mıdır gerçekten? Sizce tokat içsel bir motivasyon sağlayabilir mi? Hem de üstüne üstlük, tokat olumlu bir motivasyon kaynağı olabilir mi?

Whiplash filmini izlemediyseniz eğer, muhakkak hemen bu akşam izleyin, ben 7.defa da olsa, sizinle oturur yine izlerim. Gerilim filmi diye yorumlar var, inanmayın. Sağda solda dolaşıp bu şahane bir aşk filmi diye sesleniyorum etrafıma son birkaç aydır...*

Bateri öğrencisi Andrew, hocası Fletcher'dan, tokat yiyor, senaryo icabı. Mesela o tokat, dışsal motivasyon (ceza) değil bilakis içsel motivasyon, ve hem de takdir esasen. Çünkü birkaç sahne öncesinde Fletcher Hoca'nın beğenmediği müzisyeni "avaz avaz" bağırıp tek bir fiske bile vurmadan orkestradan kovduğuna şahit oluyoruz. ** 

Eğer bu gaddar hocanın öğrencisiyseniz,  sizi kovmadan orkestrada tutuyor olması, sizinle çalışmaya devam etmek istemesi, elinizdeki tek motivasyon kaynağı. Tabii ki ülke çapında ödüller kazanan bir orkestranın parçası olmak işin cabası, cakası, fiyakası; en büyük içsel motivasyon burada yatıyor zaten. Elbette ana konu, insanın "Ben en iyiyim!" deme arzusu.

Filmin ilerleyen bölümlerinde, Fletcher "good job ~ aferin evlat" sözünün müthiş zarar veren bir takdir olduğunu anlatıp nice cevherlerin gereksiz takdir yüzünden gelişip mücevhere dönüşümediğinden dert yanıyor. *** Tabii ki cevher benzetmesi benim yorumum… 

Adamın standardı bu; yeteneği bulduğunda sınırlarını zorlaması için ona eziyet edeceksin.

"Şeytan azapta gerek" veyahut bunun yerine daha severek kullandığım deyişle, "Tanrı sevdiklerini bilerek zorluklara boğarmış" misali...

Film bizlere, "eti senin kemiği benim" ~ "hocanın vurduğu yerde gül biter" tabirlerini hatırlatıyor olabilir... 

Nerde böyle hoca, nerde böyle meşgalesine meşk ile bağlı, yılmayacak öğrenci, diyebilirsiniz...

Peki öyle olsun, deyip geçiverin, siz bilirsiniz... 

Hâl böyleyse, belki de aşk ile bağlanacağınız meşgalenizi aramayı seçebilirsiniz...

Yanıp tutuştuğu meşgalesini bulan, kalesine meşale tutacak hocasına da elbet ulaşır.


Özkan Zere

30.09.2021

* İlk yazılım 8-9 Mart 2015, Ankara _ Son bozulum: 30.09.2021 Feneryolu. (Altı buçuk yıl sonra bu yazıyı neden yeniden ele aldım ise, ayrı bir yazı konusu.)

** Fletcher trombon öğrencisini orkestrasından kovarken...

*** "Good Job" sahnesi: Ben herkesi kendinden beklenenin ötesine itmek için oradaydım...


Tayfun Talipoğlu üzerine özel bir dip not: 

Bu yazıyı ilk yazdığım zaman siyasete soyunma kararı almış, milletvekili adayı olmuştu. Sonrasında aramızdan, bu dünyadan henüz genç yaşta ayrıldı. İyiler uzun yaşamazmış misali. Benim uzaktan gördüğüm, şefkatli, merhametli, özel bir adamdı. Kimseye eziyet etmesi mümkün değil gibi duran, muhtemelen de öyle göründüğü gibi bir candı. Kimseye Fletcher gibi gaddar olmayı övüyor değilim bu yazı ile. Yine de öğrencisinin üzülmesine, zorlanmasına kıyamayan öğretmenin, o öğrencinin kendine ait sınırlarını aşmasına sebep olamayacağı görüşündeyim. Fletcher'in yukarıdaki videoda geçen cümlesi değerli: 

"Ben herkesi kendinden beklenenin ötesine itmek için oradaydım..."

Yazının ilk yayınlanmış hali epey başka ve şurada:

https://www.meanderconsulting....

Hepimize bizi zorlayan bir hoca ve yanıp tutuştuğumuz bir meşgale diliyorum...

...